GURBETİN GARİBANI
Kara güvercinler ,ala baykuşlar tünemiş gurbetçilerin çatılarına
Kapı girişine kuru bir üzerlik buketi asan eller çok çok uzaklarda
Acıklı, boğuk bir rüzgar sesi ,ağıt yakar gibi eser kapı aralarında
Sararmış yabani otlar ,örümcekler ağ örmüşler kapalı kapılarına
Kuzuları, koyunları çobansız kalmışlar, hepsi dağılmış bir yerde
Çoban değneği, semer atılmış ,kılow bir yerde, zangıl bir yerde
Labirent gibi karışık yadellerin sokaklarında, şaşkın kalakaldık…
Güneşimiz, ayımız vardı hale’li, uçsuz bucaksız ovalarda hürdük
Açtık,susuzduk belki, köylerimizde, kıraç dağlarımızda özgürdük
Bir gelebilsem sana, bir kopartabilsem gurbetin paslı zincirlerini
İstemem mermerli avm’lerini, göz boyayan sahte zenginliklerini
Gurbetin o yağışlı havası beni kesmez,bayrakları içime sinmez
Bana Danimarkanın serin havası, denizleri, gölleri neşe vermez
Beni sen sılam, havan,kokun teskin eder,yeterki sende olayım
Varsın bende sende yanayım,susuzluktan, sıcaktan kavrulayım
Yeterki beş vakit ezanlarını , o yanık yanık selalarını duyayım…
Cemrelerin bitiminde tek tek, yavşanlar yeşerdiğinde havşonada
Kuşça dağlarında, karayusuf yaylasında bademler çiçek açanda
İçim içime sığmayarak , özgürce kanat çırpıp geleceğim yanına
Nolur sende bağrını aç bu vekas garibana, gurbetin garibanına…
BIRONGO.
25-12-2022
—
—