ÖLÜM SIRAYLA DEĞİL
Mezarının üstü yabani otlar, dikenler kaplar, el değmemiş,
Kimseler uğramaz, ne konu komşu ,sanki çöller ötesi kabrin.
Mevsimi gelir, buzlar, çiğler ,karlar kaplar, hiç güneş görmemiş,
Hatırlayan olmaz, bir fatihada uçup gelmez, ne kardaş ne yarin.
Şöyle bir rüzgar çıkar,karları süpürür, yazın toz toprak kaldırarak,
Bazen gök gürler gün batımından,dolu, kar ,yağmur iner sağanak,
Mezarlığın kuytu bir köşesinde, zifiri karanlık, ve yanlızlık içinde sen,
Herkesten bihaber,unutulmaya yüz tutmuş, maziye, tarihe karışacak.
Bilsende bu gerçekleri, umursamazsın,yarına bezgin ,yorgunsun sen,
Ömrün çok ,görecek günlerden, gelecek yıllardan umutlusun sen,
Yaşlılar var, daha gencim,ne hastayım, ve nede ihtiyarım dersin,
Gerçek bir şey var,ölüm sırayla değil, ansızın gelir,unutuyorsun sen…